Hukuki İncelemeler7. YARGI PAKETİ BİLGİ NOTU

8 Nisan 2023

“7.Yargı Paketi” olarak anılan “7445 İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 05.04.2023 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

7445 İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu, 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu, 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu, 5402 sayılı Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanun, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun ve 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu hakkında değişiklikler getirilmiş, anılan kanunlarda yer alan maddelere bir takım eklemeler yahut anılan kanunlardaki bir takım madde yahut ibarelerin kaldırılmasına karar verilmiştir. Yazımızda 7445 İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile getirilen düzenlemeler, konusunu teşkil eden kanun başlıklarına göre incelenecektir.

1-2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu

9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun;

1.a) ”Hacze Başlama Müddeti” başlıklı 79.maddesinden sonra gelmek üzere “Konutta Haciz” başlıklı 79/a hükmü eklenmiştir. Buna göre, artık haciz yapılması talep edilen yerin konutu olduğu icra müdürü tarafından tespit edildiğinde, icra müdürünün vermiş olduğu haciz kararını derhal İcra Mahkemesi onayına sunması gerekecektir. Dosyayı tevdi alan İcra Mahkemesi, tevdi tarihinden itibaren en geç 3 gün içinde dosya üzerinden inceleme yapar ve haciz talep edilen yerin konut olduğunu kendisi de tespit ederse haciz kararının kesin olarak onaylanmasına karar verecektir. Kesin onay kararının icra dairesine bildirilmesi üzerine haciz işlemleri yapılır. Mahkemenin onaylama kararı üzerine hacze gidilen yerin konut olmadığının anlaşılması halinde ise hacze devam olunacağı düzenlenmiştir.

Haciz yapılması talep edilen yerin konut olmadığının anlaşılması halinde ise mahkeme, bu defa konutta haciz yapılmasına daire kararı kesin olarak kaldırır ve kararın icra dairesine bildirilmesinden sonra icra müdürü, mevcut haciz talebi hakkında yeniden bir karar verecektir. Bu şekilde konut olmadığı kabul edilen bir yerle ilgili verilen haciz kararı üzerine yapılan haciz işlemi sırasında, bu yerin bir konut olduğu anlaşılır ve borçlu tarafından bu hacze rıza gösterilmez ise haciz işlemine son verilecektir. Bu ihtimalin gerçekleşmesi halinde haciz yapılabilmesi için, yeniden 79/a maddesinin 1.ve 2.fıkra hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Eklenen Konutta haciz başlıklı 79/a hükmünün ihtiyati hacizler hakkında uygulanmayacağı da yine maddenin son fıkrasında yer almaktadır.

1.b) “Haczi Caiz Olmayan Mallar ve Haklar” başlıklı 82.maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan “bireyleri için lüzumlu eşya; aynı amaçla kullanılan eşyanın birden fazla olması durumunda bunlardan biri” ibaresi “bireylerine ait kişisel eşya ile ailenin ortak kullanımına hizmet eden tüm ev eşyası” şeklinde değiştirilmiştir.

1.c) “Taşınır ve Taşınmaz Malların Haczi” başlıklı 85.maddesine göre borçlunun taşınır ve taşınmaz malvarlığına uygulanacak haczin alacaklının ana para, faiz ve masraflar da dahil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı haczedilebilecektir. 7.Yargı paketi ile 85.maddenin devamına eklenen cümle ile, alacaklının ana para, faiz ve masraflarını aşan alacak miktarının aşacak şekilde borçlu malvarlığında haciz engellenmiştir.

1.d) Mahcuz malları muhafaza tedbirlerini düzenleyen “Taşınırlar Hakkında” başlıklı 88.maddesinden sonra gelmek üzere Kanuna “Muhafazasına gerek kalmayan malların tasfiyesi” başlıklı 88/a hükmü eklenmiştir. İlgili madde ile haciz sebebiyle muhafaza altına alınan ve yedieminde bulunan malların akıbetine ilişkin düzenleme getirilmiştir. Buna göre borçluya, muhafaza altına alınan mallarını teslim alması için tebligat çıkarılır. Tebliğ tarihinden itibaren 10 günlük süre içerisinde, yedieminlik ücretini ödemek suretiyle malını teslim almayan borçlunun muhafaza altına alınan mallarının takibin yapıldığı yer icra dairesince re sen tasfiye edileceği ve tasfiyenin ne şekilde gerçekleştirileceği detaylı şekilde düzenlenmiştir.

Yukarıda meydana gelen değişiklik çerçevesinde ise 2004 Sayılı Kanun’un “Mahcuz Malların Muhafaza Tedbiri” başlığı altında 88.maddenin “muhafazasına gerek kalmayan hacizli taşınır malların mahkeme kararı ile satış usul ve esaslarını belirleyen” 6.fıkra hükmü ise yürürlükten kaldırılmıştır.

1.e) Geçici Madde 20 ile, bu maddeyi ihdas eden Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla, muhafaza işleminin dayanağı olan haciz kalkmış olmasına rağmen yedieminde bulunan malların tasfiye işlemleri ve usulüne ilişkin detaylı bir düzenleme getirilmiştir.

2-2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun

12/6/1933 tarihli ve 2313 sayılı 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun’un;

2.a) İlgili Kanunun 20.maddesinin 3.fıkrasında yer alan “bu maddelerin muhafazasına gerek görülmemesi halinde” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır. Ayrıca 3.fıkrada yer alan “ilgili mahkemece” ibaresi değiştirilerek uyuşturucu maddelerin müsaderesine ilişkin kararın Sulh Ceza Hakimliğince verileceği düzenlenmiştir.  Böylece ilgili Kanunun 20.maddesinin 3.fıkrası “Uyuşturucu maddelerin kesin olarak raporları alındıktan sonra, yönetmelikte belirlenen usule uygun olarak alınacak örneklerin saklanması kaydıyla müsaderesine sulh ceza hâkimliğince soruşturmanın her safhasında karar verilir.” Hükmünü amirdir.

2.b) “Soruşturma veya kovuşturma esnasında müsaderesine karar verilen uyuşturucu maddeler gereği yapılmak üzere mühürlü olarak mahalli mülki amirliğe teslim edilir.” şeklinde düzenlenmiş olan, Kanun’un 4.fıkrası ise “Müsaderesine karar verilen uyuşturucu maddeler gereği yapılmak üzere mühürlü olarak mahalli mülki amirliğe teslim edilir.” Şeklinde düzenlenerek “soruşturma ve kovuşturma esnasında” ifadesi madde metninden çıkarılmıştır.

2.c) 20.maddenin 5.fıkrası “Soruşturma veya kovuşturma esnasında müsaderesine karar verilmeyenler ile örnek olarak alınan uyuşturucu maddeler ancak hükmün kesinleşmesinden sonra, sahibi belli olmayan cins, vasıf ve miktarları tespit edilmiş uyuşturucu maddeler ise müsadere kararı verildikten sonra mahalli mülki amirliğe teslim edilir.” Şeklinde düzenlenmiş iken yapılan değişiklik ile maddenin 5.fıkrası “Örnek olarak alınan uyuşturucu maddeler hükümle birlikte müsadere edilir ve ancak hükmün kesinleşmesinden sonra mahalli mülki amirliğe teslim edilir.” Şeklinde sade ve açık ifadelerle düzenlenmiştir.

2.d) Son olarak 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakabesi Hakkında Kanun’a Geçici 2.madde eklenerek maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce el konulmuş uyuşturucu veya uyarıcı maddeler bakımından uygulanma esasları düzenlenmiş, örnek alınan uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin ancak hükmün kesinleşmesinden sonra mahalli mülki amirliğe teslim edilebileceği kuralı ihdas edilmiştir.

3- 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun

İlgili kanunun ek 12.maddesinin birinci fıkrası ile; Terör veya örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen ya da 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar ile uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçları sebebiyle el konulan, milli savunma veya iç güvenlik hizmetleriyle doğrudan ilgili silah, mühimmat, araç ve gereç ile sarf malzemesinin delil olarak saklanmasına gerek bulunmaması halinde, bu eşyaların Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığına tahsis edilmesi, mahallin en büyük mülki amiri tarafından soruşturma evresinde hakim veya kovuşturma evresinde mahkemeden talep edilebileceğine ilişkin getirilen düzenlemeye “suçlar ile” ibaresinden sonra gelmek üzere “Göçmen Kaçakçılığı ve ” ibaresi eklenmiştir.

4-1136 sayılı Avukatlık Kanunu

19/3/1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun;

4.a) “Büro edinme zorunluluğu” başlıklı 43. maddeye eklenen fıkra ile avukatların büro kurma giderlerinin karşılanması için uygun kredi ve finansman desteğinin sağlanmasına ilişkin düzenleme yapılmıştır. İlgili düzenleme gereği desteğin sağlanmasına ilişkin usul ve esaslar, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ile Hazine ve Maliye Bakanlığının görüşü alınarak Adalet Bakanlığı tarafından belirlenmektedir.

4.b) “Baro keseneği” başlıklı 65.maddesinin 1.fıkrasında yer alan mesleğin ilk 5 yılında baro keseneğinin yarı oranında alınacağına ilişkin düzenleme; “mesleğin ilk beş yılında baro keseneği alınmaz.” şeklinde değiştirilmiştir.

4.c) “Büronun gelir ve giderleri” başlıklı 180. Maddenin 1.fıkra (a) bendinde adli yardım bürosu gelirleri içerisinde “alınan harçların yüzde ikisi ile idarî nitelikteki para cezaları hariç olmak üzere para cezalarının yüzde ikisi,” şeklindeki düzenleme mevcut iken ilgili hükümdeki gelirler “alınan harçların yüzde üçü ile idarî nitelikteki para cezaları hariç olmak üzere para cezalarının yüzde üçü,” şeklinde artırılarak adli yardım sistemi daha etkin daha getirilmiştir.

5- 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu

İlgili kanunun Ek 1.maddesinde terör eylemleri nedeniyle zarar gören diğer kişilerin durumunu düzenleyen ve istihdam hakkından faydalanabilecek kişilerin sayıldığı 2.fırkasının b bendine “mensup personeli ve ceza infaz kurumu müdürü, infaz ve koruma baş memuru ve infaz ve koruma memuru unvanlı ceza infaz kurumu personeli,” şeklinde değişiklik yapılmıştır.

6- 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu

“Yargılama usulü” başlıklı 437. madde kapsamında basit yargılama usulünde “Hâkim, ilgili kişiyi dinler ve gecikmeksizin kararını verir.” şeklindeki düzenleme “Hâkim, ilgili kişiyi dinler, tahkikatı tamamlar ve gecikmeksizin en geç iki gün içinde kararını verir.” şeklinde değiştirilmiştir.

7-5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun

İlgili kanunun 5.maddesinin 3.fıkrası gereği Asliye Ticaret Mahkemelerinde konusu parayla ölçülebilen uyuşmazlıkların yargılama safhalarının heyet olarak yürütülmesi için dava değeri alt sınırı beş yüz bin Türk lirasıyken “beş yüz bin” ibaresi “bir milyon” şeklinde değiştirilmiş ve aynı fıkrada belirtilen parasal sınırın, 6100 sayılı “Kanunun “Parasal sınırların artırılması” başlıklı ek 1.maddesinin 1.fıkrasına göre arttırılacağına ilişkin ekleme yapılmıştır.

8-5237 sayılı Türk Ceza Kanunu

26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun;

8.a) 79.maddesinde düzenlenen “Göçmen Kaçakçılığı” suçunun alt sınırı 3 yıldan 5 yıla çıkarılmıştır.

8.b) “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” ile verilecek cezanın artırılmasında göz önünde bulundurulan ticareti yapılan maddelerin düzenlendiği 188.maddede değişiklik yapılarak sayılan maddelerin kapsamı genişletilmiştir.

8.c) “Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak” suçundan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında verilen erteleme kararının kolluk birimlerine de bildirileceği 199.maddenin 2.fıkrasına eklenmiştir.

8.d) 199.Maddenin 3.fıkrasında meydana gelen değişiklik ile denetimli serbestlik süresi, sürenin uzatılması ve şüphelinin erteleme süresi zarfında uyuşturucu/uyarıcı madde kullanıp kullanmadığının tespiti için şüphelinin ilgili kuruma sevkine karar verileceği düzenlenmiştir.

9-5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu

4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun;

9.a) “Gizli soruşturmacı görevlendirilmesi” başlıklı 139. maddesinin 4. Fıkrası gereği gizli soruşturmacı görevi sırasında her türlü araştırmada bulunması ve ilgili örgütün faaliyetleri kapsamında işlenen suçlarla alakalı delilleri toplama yükümlülüğü altındadır. Ancak bu yetki ve yükümlülükler ancak maddenin 7.fıkrasında yer verilen katalog suçlar bakımından geçerlidir.

Madde metnine eklenen hükümle beraber ilgili suçların örgüt faaliyeti kapsamında işlenip işlenmediğine bakılmaksızın uyuşturucu ve uyarıcı madde imal veya ticareti suçunun işlendiği halde hâkimin, kamuya açık yerlerde ve iş yerlerinde delil toplamak amacıyla gizli soruşturmacıya ses veya görüntü kaydı yapmasına izin vermesi hali düzenlenmiştir.

9.b) “Sanığın duruşmada hazır bulunmaması” başlıklı 193. Maddesinde kanunun ayrık tuttuğu haller saklı kalmak üzere, sanığın duruşmada hazır bulunmadığı durumda sanık hakkında duruşma yapılamayacağı hüküm altına alınmıştı. Diğer bir deyişle toplanan deliller çerçevesinde mahkûmiyet dışında bir karar verilmesi kanaatine varılırsa sorgusu yapılmamış olsa dahi sanık yokluğunda yargılama bitirilebilirdi.

İlgili kanunun 2.fıkrasında yapılan değişiklik ile Sanık hakkında, toplanan delillere göre mahkûmiyet, ceza verilmesine yer olmadığı ve güvenlik tedbiri dışında bir karar verilmesi gerektiği kanısına varılırsa da sorgusu yapılmamış olsa bile dava yokluğunda bitirilebilir. Bu kapsamda düzenleme sonrasında yalnızca davanın düşmesi, reddi, durma kararı ile beraat kararı sanık yokluğunda verilebilir hale gelmiştir. 

9.c) “Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması” başlıklı 231. maddesinin 12. Fıkrasında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz müessesi düzenlenmişken, itirazın yapılmasının akabinde itirazın üst mercii tarafından nasıl değerlendirileceği hüküm altına alınmamıştı. İlgili husus Anayasa Mahkeme nezdine taşınmış ve Anayasa Mahkemesi, 2021/121 E. 2022/88 K. Sayılı kararıyla maddenin bu haliyle Anayasa’nın 40. Maddesinde düzenlenen etkili başvuru hakkını ve belirlilik ilkesini ihlal eder nitelikte olduğuna kanaat getirerek maddeyi iptal etmiştir.

İptal kararı çerçevesinde ilgili hüküm “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir. İtiraz mercii, karar ve hükmü inceler; usul ve esasa ilişkin hukuka aykırılık tespit ettiği takdirde, gerekçesini göstererek karar ve hükmü kaldırır ve gereğinin yapılması için dosyayı mahkemesine gönderir.” şeklinde değiştirilmiştir.

9.d) “Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığının itiraz yetkisi” başlıklı 308/A maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi “Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kesin nitelikteki kararlarına karşı bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet başsavcılığı, re sen veya istem üzerine, kararın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde kararı veren daireye itiraz edebilir.” şeklinde değiştirilmiş olup fıkraya, mevcut ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere “Sanık aleyhine itiraz edilebilmesi için kararı etkileyecek nitelikte esaslı bir hatanın bulunması zorunlu olup, bu itiraz sanık veya müdafiine daire tarafından tebliğ olunur. Tebligat, ilgililerin dava dosyasından belirlenen son adreslerine yapılmasıyla geçerli olur. İlgililer, tebliğden itibaren yedi gün içinde yazılı olarak cevap verebilir.” şeklinde ekleme yapılmıştır. İlgili ekleme neticesinde sanık aleyhine kararın bozulması esaslı bir hatanın varlığına bağlanmıştır.

10- 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun

13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un;

10.a) “Hapis cezasının infazının hastalık nedeni ile ertelenmesi” başlıklı 16.maddesinden sonra gelmek üzere “Çocuğunun hastalığı nedeniyle kadın hükümlünün cezasının infazının ertelenmesi” başlıklı 16/A maddesi eklenmiş ve ergenliği nedeniyle muhtaç durumda olan veya ağır hastalığı bulunan bir çocuğu olan kadın hükümlünün cezasının infazının ertelenmesi esasları belirlenmiştir.

10.b) Kanunun “Hükümlünün muayene ve tedavi istekleri” başlıklı 71.maddesine, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçundan hükümlü olanların tedavi ve rehabilitasyon sürecine ilişkin kuralları içeren 2.fıkra eklenmiştir.

10.c) Kanunun “Denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazı” başlıklı 105/A maddesine “kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek veya bulundurmak ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak suçundan hükümlü olanların ayrıca tedavi ve rehabilitasyon programlarına katılma yükümlülüğüne tabi tutulacağı” konusunda ekleme yapılmıştır.

11-5326 sayılı Kabahatler Kanunu

İlgili kanunun Madde 43/A hükmü uyarınca özel hukuk tüzel kişilerinin organ veya temsilcisinin ya da organ veya temsilci olmamakla beraber bu tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen bir kimsenin madde metninde sayılan katalog suçları tüzel kişi yararına işlenmesi halinde, tüzel kişiye on bin TL’den elli milyon TL’ye kadar idari para cezası verilebilmekteydi. Yapılan değişiklik ile Tüzel kişilerin maddede sayılan fiillerden sorumluluğuna ilişkin olarak birinci fıkrasında yer alan “bir özel hukuk tüzel kişisinin” ibaresi “bir tüzel kişinin” şeklinde değiştirilmiş olup organ veya temsilcisi katalog olarak sayılan suçlara tüzel kişi lehine iştirak eden bir kamu tüzel kişisi de madde kapsamında dahil edilmiştir.

12-5402 sayılı Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu

3/7/2005 tarihli ve 5402 sayılı Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu’nun;

12.a) Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün soruşturma evresindeki görevlerini düzenleyen 12.maddesinden sonra gelmek üzere Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullananlar hakkında uygulanacak tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirlerine ilişkin görevleri düzenleyen 12/A maddesi eklenmiştir.

12.b) İlaveten eklenen 12/A maddesi kapsamında yürütülecek hizmetler ile açılacak tedavi ve rehabilitasyon merkezleri için ödeneğin Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığınca ilgili bakanlığa sağlanacağı ve hizmet ve merkezler için ihtiyaç duyulan personelin ilgili bakanlığa sağlanacağı Geçici 7.madde olarak eklenmiştir.

13- 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu

21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun 19.maddesinin 4.fıkrasına ekleme yapılmıştır. İlgili ekleme gereği; kaçakçılık suçlarından elde edilen malvarlığı ile Ateşli Silâhlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun 12. maddesine aykırılık suçlarından elde edilen malvarlığını ve uyuşturucu madde ve uyuşturucu madde elde etmek amacıyla ekilen bitkiden elde edilen malvarlığı değerlerini ihbar edenler ile anılan suçlardan elde edilen malvarlığını aklama suçunu ihbar edenlerin kimliği, izinleri olmadıkça veya ihbarın niteliği haklarında suç oluşturmadıkça hiçbir şekilde açıklanamaz. Ayrıca bu kişiler hakkında tanıkların korunmasına ilişkin hükümlerin uygulanacağı düzenlenmiştir.

14-6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu

13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun;

14.a) İlgili kanunun “Ticari davalar, çekişmesiz yargı işleri ve delilleri “başlıklı 4.maddesinin 2.fıkrası gereği basit yargılama için parasal sınır kanunda “miktar veya değeri beş yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.” şeklinde iken yapılan değişiklik ve ekleme ile basit yargılama parasal sınırı “miktar veya değeri bir milyon Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır” şeklinde değiştirilmiştir.

14.b) “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlıklı Madde 5/A hükmü gereği, zorunlu arabuluculuk şartı kanunlarda belirtilen ticari davalar, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkındaki davalar için geçerli iken; ilgili maddenin birinci fıkrasında yer alan “paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında” ibaresi “para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında,” şeklinde değiştirilmiştir.

15-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu

7/6/2012 tarihli ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun;

15.a) İlgili kanunun “Arabuluculuğun sona ermesi” başlıklı 17. Maddesinin 3.fıkrasına “ve taraflar hazır değilse her türlü iletişim vasıtasını kullanarak hazır bulunmayan tarafları bilgilendirir.” şeklindeki ifade eklenmiştir.

15.b) İlgili Kanuna 17.maddesinden sonra gelmek üzere eklenen “Milletlerarası sulh anlaşma belgelerinin icrası” başlıklı 17/A maddesi ile arabuluculuk sonucu düzenlenen sulh anlaşma belgelerinin yerine getirilmesi için icra edilebilirlik şerhinin Asliye Ticaret Mahkemesinden alınması zorunlu hale getirilmiştir. Ayrıca milletlerarası sulh anlaşma belgelerinin icrası kapsamında icra edilebilirlik şerhine ilişkin usul ve esaslar detaylı olarak düzenlenmiştir.

15.c) İlgili Kanuna 17.maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 17/B maddesi ile taşınmazın devrine veya taşınmaz üzerinde sınırlı ayni hak kurulmasına ilişkin uyuşmazlıklar, ihtiyari arabuluculuğa elverişli hale getirilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın arabuluculuk yöntemi ile giderilmesi halinde ise yapılacak iş ve işlemler ile anlaşma belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin kuralları maddede detaylı olarak düzenlenmiştir.

15.d) İlgili kanunun “Tarafların anlaşması” başlıklı 18.maddesinin 4. Fıkrası “Taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesi, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılır.” şeklinde düzenlenmişken maddeye eklenen hüküm ile ticari uyuşmazlıklar bakımından, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın taraf avukatları ve arabulucunun birlikte imzaladığı anlaşma belgesinin de ilam niteliğinde belge sayılacağı kabul edilmiştir.

15.e) İlgili Kanunun 18/A maddesinin yedinci fıkrasına üçüncü cümlesinden sonra gelmek üzere “Avukatı bulunsa bile asıl tarafı da bilgilendirir.” ile “Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından sonra, başvuran taraf aleyhine uyuşmazlık konusuyla ilgili olarak icra takibi yapılması durumunda, başvuran tarafın bu takibe karşı son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren iki hafta içinde 2004 sayılı Kanunun 72. maddesi uyarınca menfi tespit davası açması ve talep etmesi halinde 2004 sayılı Kanunun 72. maddesinin ikinci fıkrası hükmü uygulanır.” hükmü eklenmiştir.

15.f) İlgili Kanunun 18/A maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 18/B maddesi ile ilamsız icra yoluyla tahliye hariç olmak üzere kira ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklar, ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar, kat mülkiyetinden kaynaklanan uyuşmazlıklar ve komşu hakkıyla ilgili uyuşmazlıklar, dava şartı olarak arabuluculuk kapsamına alınmıştır.

15.g) İlgili Kanuna eklenen Geçici Madde 3 gereği “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanuna eklenen 18/B maddesinin dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay’da görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.”

16-6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun

9/1/2013 tarihli ve 6384 sayılı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanunu’n;

16.a) “Komisyon ve çalışma esasları” başlıklı 4.maddesinin 1.fıkrası değiştirilerek Kanun kapsamında yapılacak müracaatları inceleyecek ve karar verecek olan komisyonun kuruluşu, üye sayısı ve çalışma esasları yeniden düzenlenmiştir. İlaveten müracaatları inceleyen komisyonun karar alma nisabını düzenleyen 4.maddesinin 3.fıkrası da değiştirilmiş ve Komisyonun asgari yedi üyeyle, heyetler üye tam sayısıyla toplanacağı; kararlar üye tam sayılarının salt çoğunluğuyla verileceği hüküm altına alınmıştır.

16.b) İlgili kanunun geçici 2.maddesi gereği Ceza Hukuku kapsamındaki soruşturma ve kovuşturmalar ile özel hukuk ve idare hukuku kapsamındaki yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı ve Mahkeme kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği iddiası ile 9/3/2023 tarihi itibariyle derdest olan Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurular hakkında, sadece  başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle verilen kabul edilemezlik kararları, için kararın tebliğinden itibaren üç ay içinde yapılacak müracaat üzerinde Komisyon tarafından incelenecektir. Anayasa mahkemesinde “bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibariyle” ibaresi “9/3/2023” olarak değiştirilmiştir.

17- 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu

İlgili kanunun 3.maddesinin birinci fıkrası gereği; Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda arabuluculuğun dava şartı olduğunu düzenlemişken 3.maddenin birinci fıkrasına söz konusu 7.Yargı Paketinin 41.maddesi ile eklenen “Bu alacak ve tazminatla ilgili itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davaları hakkında da 1.cümle hükmünün uygulanacağı” hükmü ile 7036 sayılı Kanun ile arabuluculuğun dava şartı olarak tespit edildiği konular artırılmıştır.

18- 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu

3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 41/H maddesinde “Hafta sonu ve resmî tatil günlerinde” Çocuk teslimi ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair ilam veya tedbir kararlarının yerine getirilmesine ilişkin işlemleri yerine getirmek üzere görevlendirilen uzman ve öğretmenlere ödeme yapılması usul ve esaslarını öngören hükümden “hafta sonu ve resmi tatil günleri” ibaresi çıkarılmıştır.

19- Geçici Madde 1 hükmü gereği; bu maddeyi ihdas eden Kanunla, 6102 sayılı Kanunun 5/A maddesinin birinci fıkrası ile 7036 sayılı Kanunun 3.maddesinin birinci fıkrasına eklenen menfi tespit ve istirdat davaları hakkındaki hüküm, 1/9/2023 tarihinde ve sonrasında açılacak davalar hakkında uygulanır.

20- Madde 43 hükmü gereği; bu Kanunun,

a) 31’inci, 34’üncü, 36’ncı, 37’nci, 38’inci ve 41’inci maddeleri 1/9/2023 tarihinde,

b) Diğer maddeleri yayımı tarihinde, yürürlüğe girer.

Av.Sıla DAŞTAN & Av. Berrak BARAN

https://barandastan.av.tr/wp-content/uploads/2022/04/barandastanavukatlik.png
TELEFON
0312 215 15 85
E POSTA
info@barandastan.av.tr
ADRES
Mebusevleri Mah. Turgutreis Cad.
No: 13/5 Çankaya / Ankara
Baran& Daştan Hukuk ve Danışmanlık  | © 2022 Tüm Hakları Saklıdır
error: